Bu kitabı yaklaşık bir yıl önce okumuştum. Okumaya başladığım andan itibaren bitirene kadar kitabı bırakamadım. O kadar sürükleyici, bir o kadar da anlam içeren, hikayeler ile dersler veren ve tekrar tekrar okuyacağınız bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitabı okurken kendinizden bir parça bulacaksınız. Kendinizi keşfetmek ve hedeflerinizi belirlemek için yol gösterici bir kitaba ihtiyacınız var ise ‘Avucunuzdaki Kelebek’ size rehber olacak bir kitaptır.
Ahmet Şerif İzgören bu kitabında, okurlarının kendisine şu soruları sormasını istiyor: Ben kimim? Ne yapmak istiyorum? Nereye ulaşmayı amaçlıyorum? Bunu nasıl yapabilirim? Niçin? Yazar; bu sorular içten ve doğru cevaplanırsa kitabın sona erdiğinde aslında kitabın hiç sona ermediği ilginç bir hayat kılavuzu elde edileceğini ifade etmektedir.
Kitap; genel olarak üç bölümden oluşmakta olup sırasıyla;
- Kendinizi nasıl keşfedersiniz?
- Hedeflerinizi nasıl belirlersiniz?
- Hedeflerinize giden yolda nasıl ilerlersiniz? Sorularının cevapları üzerinde durulmaktadır.
Hayallerinizin büyüklüğü geleceğe bakışınızın ve ufkunuzun genişliğine bağlıdır. Köyün çobanına sormuşlar: “Çok paran olsa ne yaparsın?” “Hep soğanın cücüğünü yerim.” demiş. Yanındaki çobana sormuşlar: “Sen ne yapardın?” “Bana bir şey bırakmadı ki!” demiş. İleride olacağınız yeri hayallerinizin büyüklüğü ve sıra dışılığı belirler.
Albert Einstein; “Kendimi ve düşünme yöntemlerimi gözden geçirdiğimde hayal etme yeteneğimin somut bilgiyi özümseme becerimden çok daha ağır bastığı sonucuna varırım.” der.
‘Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere.’ Albert Einstein
Hayallerimiz zor günlerimizde ilerisi için bize ışık tutar güç verir. Bizi diri tutan hayallerimizdir. Sizi hayata bağlayan hayalleriniz olsun. Hayallerimiz hedeflerimiz değildir mutlaka ulaşmamız gerekmez.
‘Büyük şeylerin hayali ile yaşa, hiç olmazsa daha küçük şeyleri yapma imkânını bulursun.’ Jules Bernard
Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir kelebek koyacak ve bilge adama, ‘avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölümü?’ diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş olacak. Kız, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor:
“Avucumun içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?”
Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor ve cevap veriyor: “Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım, senin ellerinde”
Hayatımız ve mutluluğumuz da bizim ellerimizde; avucumuzun içindedir.