Kitap,  Tavsiye

Başucu Kitaplarım 1: Dört Anlaşma

Bu yazımda sizlere işverenimin tavsiyesi ile okuduğum ve okunması için tavsiye ettiğim başucu kitabımdan bahsedeceğim. Hepimizin vardır böyle, tekrar tekrar altını çizdiği cümleleri dönüp okuduğu kitapları. Bende bu seri adı altında sizlere başucu kitabı olacak bir öneride bulunacağım.

Kitabın adı Dört Anlaşma. Eminim okurken sizlerin de birçok ders çıkaracağı bir kitap. Kendiniz ile yapacağınız bu dört anlaşma sayesinde kişisel gelişiminize katkı sağlayacağınızı umuyorum. Maddeleri hayatımızın içine yerleştirmek, bunu bir kültür haline getirmek kolay olmayacaktır belki. Ama sürekli kendinize hatırlatır ve yapmak için çaba sarf ederseniz yerleşip kalacaktır. O halde ilk anlaşmadan bahsedelim.

1.Kullandığın Sözcükleri Özenle Seç: Kitapta söz bir güçtür diyor. Sizce de öyle değil mi? Söylediğimiz bir söz ile insanları kırıyor, üzüyor veya mutlu edebiliyoruz. Kendimizi ifade ederken kullanıyoruz. Bir canlı türü olarak kullandığımız güçlü silahlarımızdan biri diyebiliriz. O halde kullandığımız sözcükleri Dünyayı güzelleştirmek için özenle seçip kullanalım😉.

2.Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama: Bir çoğumuzun yaptığı en büyük yanlışlardan biri diye düşünüyorum. Karşımızda konuşan kişilerin bizim iç dünyamızı bilmemelerine rağmen kendi iç dünyalarından kaynaklanan bir görüş veya düşünceyi kişisel algılayabiliriz. Bu durumda onların bizim dünyamızın nasıl olduğunu bildiklerini varsayarız. Ve düşüncelerini kendi dünyamıza uygulamaya çalışırız.  İnsanların söyledikleri bizleri neden incitiyor? Gerçekten söyledikleri sözler bizleri incitiyor mu? Yoksa kişisel algılayıp, bizim yaralarımıza dokunduğu için mi inciniyoruz? Belki de bizi inciten biziz… O zaman insanlar ne düşünürse, ne söylerse, ne yaparsa yapsın kişisel algılamayın😊.

3.Varsayımda Bulunma: Anlaşmaların temelini önceki iki anlaşmaya bağlayabiliriz. Kişisel algıma sonucu varsayımda bulunuruz. Doğruluğundan emin olmadığımız şeylerin varsayımda bulunarak kendimizi onun doğruluğuna inandırırız. Ve sonuçta bizim doğru olarak kabullendiğimiz şey olmazsa işte o zaman tam bir kaos. Kendimize bunu neden yapıyoruz? Kitabın bu bölümünde geçen ve benim de beğendiğim metinden bir kısım alıntı yapacağım. Kitapta şöyle diyor:

Herkesin, hayatı bizim gibi algılaması gerektiğini ya da algıladığını varsayarız. Başkalarının bizim gibi düşündüğünü, hissettiğini, yargıladığını ve sömürdüğünü varsayarız. İnsanların en büyük varsayımı budur. İşte bu yüzden başkalarının yanında kendimiz olmaktan korkarız. Çünkü herkesin bizi yargılayacağını, suçlayacağını, kullanacağını ve sömüreceğini varsayarız. Tıpkı kendimizin yaptığı gibi…

4.Daima Yapabildiğinin En İyisini Yap: Son anlaşmamız olan 4.madde, ilk üç anlaşmanın kalıcılığını sağlayan anlaşmadır. Yalın Üretim araçları gibi😉. Önce yap, sonra standart hale getir.  Yaptığımız işi severek, isteyerek ve en iyisini yapar isek hem mutlu oluruz hem de faydalı bir iş çıkarmış oluruz.

Özet olarak sadece anlaşma başlıklarını yazmak istedim aslında. Madde açıklamalarına biraz yer verdim ama burada anlatmak yerine bizzat kitabı okumanız daha faydalı olacaktır. 1-2 günde okuyabileceğiniz 120 sayfalık bu kitaptan çok ders çıkarılır. Şimdiden keyifli okumalar. Tekrar görüşmek üzere😊.

1996 Erzurum doğumluyum. Erzurum Atatürk Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Sürekli gelişime inanan, öğrenmeye açık, araştırmayı ve çalışmayı seven, insanlar ile öğrendiğim bilgilerimi paylaşmaktan mutluluk duyan birisiyim. Bu blog sayesinde, kendi öğrendiğim ve merak ile öğrenmeye devam ettiğim bilgileri yazıya dökerek sizlere aktarmak istiyorum. Fayda sağlamasını umut ediyorum… Hayallerinizi canlı tutun. Bir şeyi başarmak, kendinize inanmak, vizyon, çok çalışmak, kararlılık ve adanmışlık gerektirir. İnanan için her şeyin mümkün olduğunu unutmayın. (Gail Devers)

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: